Selam Sırfâş!

14 Şubat

O ilk dosyayı gönderdikten sonra yine işsiz güçsüz hissettim kendimi. Arapça kursu için Halk Eğitime gittiğim oluyor, bazen kütüphaneye gidip biraz oturuyorum. Bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Bazen ansiklopedi karıştırıyorum.
Bu sabah bir süre Firuze dosyasına baktım. Yazılacak konu başlıkları tespit ettim eski metne göre. Aslında hakkıyla anlatırsam bu dosya beklediğimden daha uzun olur. 25.000 kelime hedeflemiştim ama o yazdığım başlıkları bile kısmadan, kasmadan anlatsam kırk bini bulur gibi geliyor bana. Kurgunun boşluklardan ve çelişkilerden kurtulması için yazarken yeni başlıklar da çıkar mutlaka.
Esen’i bırakıp Firuze’ye döndüm. Zaten olması gereken de buydu. Çünkü Banu Esen’e Aysona ve Firuze hakkında sorular soracak. Olmayan bir eseri nasıl okuyup sorsun kızcağız.
Bu Arapça kursu aslında benim seviyemde değildi ama yine de bir şeyler öğrendim. İlk günler bırakmayı düşündüm. Grupta Türkçesini geliştirmek için gelen mülteciler de vardı. Belki onlarla arkadaşlık imkanı bulurum diye devam ettim biraz da. Ama merdümgirizlik başa bela, selam sabah dışında çok yaklaşamadım. Tabi onlar da mesafeli, çekingen. Belki kurs bittikten sonra ben Türkçe öğreteyim, siz Farsça öğretin diye bir teklifle gider, Farsçamı ilerletmeye çalışırım.
Arap dostlarımla da böyle şeyler yapmayı planlamıştım ama kaldı. Bir şeyler düşünüyor insan, sonra bir bakıyor, her şey anlamsız geliyor bir noktada boş veriyor. Bu insan benim. Her insan öyle değildir sanırım. Bu iyi bir insan tiplemesi değil. Ama öyleyim ne yapayım.
Dün açık öğretim bürosundan bu dönem okuyacağım kitapları aldım. On ders var. Dokuz kitap okuyacağım. İnkılap tarihi dersini aldım ama kitabını okumuyorum. Hilal’e hadiye ettim kitabı. Bu dönem de iyi kitaplar var sanırım. Metafizik, Ortaçağ Felsefesi, Modern Felsefe, Güzel Sanatlar vs… Bazı konular ufuk açıcı olabilir, bazıları da en azından genel kültür olur.

Yorumlar

Popüler Yayınlar